![]() |
Kimden Filmler |
13 Şubat 2009 Cuma
Köyümüzün Tarihçesi
Tarihçemiz
Köy halkı Karakeçili Yörüğü olup Osmanlı Padişahları ve Yeni Osmanlı'larında mensubu olduğu Kayı boyundandır.
Konar-göçer ve göçebe demek olan yörük kelimesi, Anadolu'da "yörü" fiilinden meydana gelmiştir. Buna rağmen yerleşik Türklerin yanında göçebe yaşayışı sürdüren önemli sayıdaki Türkmenlere "Yörük" denilmiştir.
Karakeçili Türkmenleri de "Yörük" adıyla anılırlar. Bunun sebebi, Anadolu'da iskân edilmelerinden önce konar-göçer olmalarındandır. 16. yüzyıla ait eski Osmanlı tahrir kayıtlarından Karakeçili aşiretinin önemli bir kısmının diğer yörük aşiretlerle birlikte-"Azizbeğlu ve Tos-bağa" aşiretleri- Beypazarı, Sivrihisar ve Sultanönü civarında bugün Eskişehir yöresinde gördüğümüz. Karakeçililerin ataları oldukları anlaşılmaktadır. Ankara sancağına bağlı olan ve defterlerde kayıtlı Karakeçililerde yukarıda sözünü ettiğimiz ve "Ulu-Yörük" adıyla anılan bu aşiretler birliğine bağlıdır. Bunların aynı zamanda Kırşehir yöresinde yaşayan büyük Karakeçili oymağının önemli bir kolunu teşkil etmekte oldukları bilinmektedir.
Yörük Kıyafeti Giymiş Erkek Çocuğu
Karakeçili aşireti, Osmanlı Devleti'ni kuran Kayı boyuna mensuptur. "Kayı", sağlam, metin, güçlü ve kuvvetli anlamlarına gelmektedir. Kayı boyu Oğuzların en büyük boyu olup, Bozoklara tâbidir. Doğudan Anadolu'ya gelişen göçlerin önemli nedenlerinden bir tanesi de bilindiği gibi Moğol istilâsıdır. İşte Moğolların baskı ve saldırıları nedeniyle Karakeçililer, bağlı bulundukları Kayı boyu ile birlikte, Türkistan-Horasan ve Anadolu çizgisinde göçe mecbur kalmışlardır. Bu göç esnasında reisleri Ertuğrul Bey idaresinde Anadolu'ya gelen Kayı boyu ve Karakeçililer göçebe yaşayışını sürdürmüşlerdir.
Yörük KızıOsmanlı Devleti kurulduktan sonra, Gömü Kasabası yakınındaki Porsu (Yozgatören) bölgesine bir grup yörük obası yerleştirilir. Köyü oluşturan ailelerin(Yozgatören'den) gelme olduğu söylenilmektedir.
Ortaasya Anadolu ve Rumeli sürecinde Türkler, sosyal statüleri bakımından şehirli, köylü ve konar-göçer topluluklar hâlinde yaşamışlardır. Bunlardan göçerler, en eski Türk toplum yapısından başlayarak kalabalık sınıfı oluşturmuşlardır. Bu durum uzun yıllar devam etmiş ve denge Osmanlı Devleti'nin iskân siyaseti ve değişen şartlarla oluşan yeni yaşama tarzı sonucunda göçerlerin aleyhine bozulmuş, bu suretle yerleşik hayat tarzı yaygınlaşmıştır.
Afyonkarahisar ilinin Bayat ilçesine bağlı bir köydür.Köyün eski adı Maçaklı dır. Köyümüz 1950 li yıllara kadar Yukarıçaybelen ile tek muhtarlıkla yönetilirmiş. 1954 yılından sonra Yukarıçaybelen Köyü Aşağıçaybelen Köyü olarak iki muhtarlıkla yönetilmeye başlanmıştır.
Köyümüz 1987 yılına kadar Emirdağı ilçesi Bayat Nahiyesine bağlıydı. Bayat'ın 1987 yılında ilçe olmasından sonra Bayat'a bağlandı.
Oğuz KağanYÖRÜKLERİN SOY KÜTÜĞÜ *
OĞUZLAR (TÜRKMENLER , YÖRÜKLER)
BOZOKLAR
1 - ALITIHALABLU
2 - TRABZON ŞAM TÜRKMENLERİ
3 - KIZIK
4 - ALKAEVLİ
5 - KARAEVLİ (Karaevliler)
6 - YAZIR (Yazar)
7 - DÖĞER (Töker)
8 - DUDURGA
9 - YAPARLI (Çarıklı)
10 - BEĞDİLİ (Beydili-Bağdıllı)
11 - KARKIN
12 - KAYI
A ) Saçıkara (Saçıkaralı)
B ) Atçekenler
C ) Kurtlu
D ) Sarıkeçili
E ) Kızılkeçili
F ) Haculu
G ) Karakeçili
g - a ) Osmanlı Padişahları
g - b ) Yeni Osmanlı
13 - BAYAT
A ) Dulkadır (Zulkadır)
B ) Kaçar
C ) Şambayat
D ) Kerkük Türkmenleri
E ) Inallı (Ulu Yörükleri-Kocacık Yörükleri)
14 - AVŞARLAR
A ) Deller (Karamanlı)
B ) Caper (Cafer)
C ) Kadirli
D ) Cerit
E ) İmamlı
F ) Torun (Toran)
G ) Burhanlı
H ) Havarizm (Horzum)
I ) Balabanlı
J ) Haliller (Haliloğlular)
K ) Kızılışık
l ) Çatak (Çıtak)
M ) Solaklar
N ) Hacınallu
O ) Karahacılı
P ) Farsak (Varsak)
R ) Honanamlı (Honamlı)
S ) Cingöz
T ) Türkmenaliler (Aliler)
U ) Çakıl (Çakal-Çakalanlar)
Y ) Meller (Milliler)
ÜÇOKLAR
1 - BÜGDÜZ
2 - CAVINDIR (Çavuldur)
3 - BAYINDIR
4 - IĞDIR
5 - YÜREĞİR (Üreğir-Yüreğir-Yüreil)
6 - YİVA (Yuva)
7 - EMÜR (Emir-Emre)
8 - ALAYÖNDLÜ (Alayöntlü)
9 - BİÇNE (Beçenek-Peçenek)
10 - SALUR
A ) Usta
B ) Yomut
C ) Hızır
D ) Karaman (Karamanlı)
E ) Akkoyunlu (Akçakoyunlu)
F ) Sarıklı (Aksarıklı)
G ) Karakoyunlu (Karacakoyunlu)
H ) Teke
H - 1 ) Burgaz
H - 2 ) Akseki
H - 3 ) Bahşı (Bahşiş)
H - 4 ) Karaca
H - 5 ) Karatekeli
H - 6 ) Alseki
H - 7 ) Aziz (Aziziye Kınalı Yörükleri)
H - 8 ) Daş (Taş)
H - 9 ) Tongüç (Tonguç)
H - 10 ) Ayak (Kızılayak)
H - 11 ) Ötemiş (Ödemiş)
H - 12 ) Mırış
H - 13 ) Tutamış
H - 14 ) Karaahmet
H - 15 ) Toktamış
H - 16 ) Tufaz
H - 17 ) Gökçe
H - 18 ) Saçmaz (Şıçmaz)
11 - KINIK (KANIK - KONUK)
A ) Atalar (Atabeyler)
B ) Selçuklu Padişahları
12 - CEPNİ
A ) Ruğuş
B ) Yakupoğulları
C ) Ganetler (Canıklar)
D ) Oturak
d - A ) Bayramoğulları
E ) Demirler
e - A ) Kuşdemir
e - B ) Kandemir
* Yörüklerin soykütüğü yazısı http://www.yorturkvakfi.com adresinden alıntıdır.
Köy halkı Karakeçili Yörüğü olup Osmanlı Padişahları ve Yeni Osmanlı'larında mensubu olduğu Kayı boyundandır.
Konar-göçer ve göçebe demek olan yörük kelimesi, Anadolu'da "yörü" fiilinden meydana gelmiştir. Buna rağmen yerleşik Türklerin yanında göçebe yaşayışı sürdüren önemli sayıdaki Türkmenlere "Yörük" denilmiştir.
Karakeçili Türkmenleri de "Yörük" adıyla anılırlar. Bunun sebebi, Anadolu'da iskân edilmelerinden önce konar-göçer olmalarındandır. 16. yüzyıla ait eski Osmanlı tahrir kayıtlarından Karakeçili aşiretinin önemli bir kısmının diğer yörük aşiretlerle birlikte-"Azizbeğlu ve Tos-bağa" aşiretleri- Beypazarı, Sivrihisar ve Sultanönü civarında bugün Eskişehir yöresinde gördüğümüz. Karakeçililerin ataları oldukları anlaşılmaktadır. Ankara sancağına bağlı olan ve defterlerde kayıtlı Karakeçililerde yukarıda sözünü ettiğimiz ve "Ulu-Yörük" adıyla anılan bu aşiretler birliğine bağlıdır. Bunların aynı zamanda Kırşehir yöresinde yaşayan büyük Karakeçili oymağının önemli bir kolunu teşkil etmekte oldukları bilinmektedir.
Yörük Kıyafeti Giymiş Erkek Çocuğu
Karakeçili aşireti, Osmanlı Devleti'ni kuran Kayı boyuna mensuptur. "Kayı", sağlam, metin, güçlü ve kuvvetli anlamlarına gelmektedir. Kayı boyu Oğuzların en büyük boyu olup, Bozoklara tâbidir. Doğudan Anadolu'ya gelişen göçlerin önemli nedenlerinden bir tanesi de bilindiği gibi Moğol istilâsıdır. İşte Moğolların baskı ve saldırıları nedeniyle Karakeçililer, bağlı bulundukları Kayı boyu ile birlikte, Türkistan-Horasan ve Anadolu çizgisinde göçe mecbur kalmışlardır. Bu göç esnasında reisleri Ertuğrul Bey idaresinde Anadolu'ya gelen Kayı boyu ve Karakeçililer göçebe yaşayışını sürdürmüşlerdir.
Yörük KızıOsmanlı Devleti kurulduktan sonra, Gömü Kasabası yakınındaki Porsu (Yozgatören) bölgesine bir grup yörük obası yerleştirilir. Köyü oluşturan ailelerin(Yozgatören'den) gelme olduğu söylenilmektedir.
Ortaasya Anadolu ve Rumeli sürecinde Türkler, sosyal statüleri bakımından şehirli, köylü ve konar-göçer topluluklar hâlinde yaşamışlardır. Bunlardan göçerler, en eski Türk toplum yapısından başlayarak kalabalık sınıfı oluşturmuşlardır. Bu durum uzun yıllar devam etmiş ve denge Osmanlı Devleti'nin iskân siyaseti ve değişen şartlarla oluşan yeni yaşama tarzı sonucunda göçerlerin aleyhine bozulmuş, bu suretle yerleşik hayat tarzı yaygınlaşmıştır.
Afyonkarahisar ilinin Bayat ilçesine bağlı bir köydür.Köyün eski adı Maçaklı dır. Köyümüz 1950 li yıllara kadar Yukarıçaybelen ile tek muhtarlıkla yönetilirmiş. 1954 yılından sonra Yukarıçaybelen Köyü Aşağıçaybelen Köyü olarak iki muhtarlıkla yönetilmeye başlanmıştır.
Köyümüz 1987 yılına kadar Emirdağı ilçesi Bayat Nahiyesine bağlıydı. Bayat'ın 1987 yılında ilçe olmasından sonra Bayat'a bağlandı.
Oğuz KağanYÖRÜKLERİN SOY KÜTÜĞÜ *
OĞUZLAR (TÜRKMENLER , YÖRÜKLER)
BOZOKLAR
1 - ALITIHALABLU
2 - TRABZON ŞAM TÜRKMENLERİ
3 - KIZIK
4 - ALKAEVLİ
5 - KARAEVLİ (Karaevliler)
6 - YAZIR (Yazar)
7 - DÖĞER (Töker)
8 - DUDURGA
9 - YAPARLI (Çarıklı)
10 - BEĞDİLİ (Beydili-Bağdıllı)
11 - KARKIN
12 - KAYI
A ) Saçıkara (Saçıkaralı)
B ) Atçekenler
C ) Kurtlu
D ) Sarıkeçili
E ) Kızılkeçili
F ) Haculu
G ) Karakeçili
g - a ) Osmanlı Padişahları
g - b ) Yeni Osmanlı
13 - BAYAT
A ) Dulkadır (Zulkadır)
B ) Kaçar
C ) Şambayat
D ) Kerkük Türkmenleri
E ) Inallı (Ulu Yörükleri-Kocacık Yörükleri)
14 - AVŞARLAR
A ) Deller (Karamanlı)
B ) Caper (Cafer)
C ) Kadirli
D ) Cerit
E ) İmamlı
F ) Torun (Toran)
G ) Burhanlı
H ) Havarizm (Horzum)
I ) Balabanlı
J ) Haliller (Haliloğlular)
K ) Kızılışık
l ) Çatak (Çıtak)
M ) Solaklar
N ) Hacınallu
O ) Karahacılı
P ) Farsak (Varsak)
R ) Honanamlı (Honamlı)
S ) Cingöz
T ) Türkmenaliler (Aliler)
U ) Çakıl (Çakal-Çakalanlar)
Y ) Meller (Milliler)
ÜÇOKLAR
1 - BÜGDÜZ
2 - CAVINDIR (Çavuldur)
3 - BAYINDIR
4 - IĞDIR
5 - YÜREĞİR (Üreğir-Yüreğir-Yüreil)
6 - YİVA (Yuva)
7 - EMÜR (Emir-Emre)
8 - ALAYÖNDLÜ (Alayöntlü)
9 - BİÇNE (Beçenek-Peçenek)
10 - SALUR
A ) Usta
B ) Yomut
C ) Hızır
D ) Karaman (Karamanlı)
E ) Akkoyunlu (Akçakoyunlu)
F ) Sarıklı (Aksarıklı)
G ) Karakoyunlu (Karacakoyunlu)
H ) Teke
H - 1 ) Burgaz
H - 2 ) Akseki
H - 3 ) Bahşı (Bahşiş)
H - 4 ) Karaca
H - 5 ) Karatekeli
H - 6 ) Alseki
H - 7 ) Aziz (Aziziye Kınalı Yörükleri)
H - 8 ) Daş (Taş)
H - 9 ) Tongüç (Tonguç)
H - 10 ) Ayak (Kızılayak)
H - 11 ) Ötemiş (Ödemiş)
H - 12 ) Mırış
H - 13 ) Tutamış
H - 14 ) Karaahmet
H - 15 ) Toktamış
H - 16 ) Tufaz
H - 17 ) Gökçe
H - 18 ) Saçmaz (Şıçmaz)
11 - KINIK (KANIK - KONUK)
A ) Atalar (Atabeyler)
B ) Selçuklu Padişahları
12 - CEPNİ
A ) Ruğuş
B ) Yakupoğulları
C ) Ganetler (Canıklar)
D ) Oturak
d - A ) Bayramoğulları
E ) Demirler
e - A ) Kuşdemir
e - B ) Kandemir
* Yörüklerin soykütüğü yazısı http://www.yorturkvakfi.com adresinden alıntıdır.
Köyümüzün Muhtarları
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Erdal Sarıçiçek
Ev Telefonu:0(272)4961014
Cep Telefonu:0(535)2296456
1999 - Mehmet Yalçınkaya
1994 - Mehmet Yalçınkaya
Halil SARIKAYA 1989-1994 Yılları Arasında Aşağıçaybelen Muhtarlığı Yapmıştır.
Halil SARIKAYA 1989-1994 Yılları arasında köyümüzün Muhtarlığını yapmıştır.
1989 - Halil SARIKAYA
1984 - Hüseyin SINIK
1977 - Bayram DEMİR
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Erdal Sarıçiçek
Ev Telefonu:0(272)4961014
Cep Telefonu:0(535)2296456
1999 - Mehmet Yalçınkaya
1994 - Mehmet Yalçınkaya
Halil SARIKAYA 1989-1994 Yılları Arasında Aşağıçaybelen Muhtarlığı Yapmıştır.
Halil SARIKAYA 1989-1994 Yılları arasında köyümüzün Muhtarlığını yapmıştır.
1989 - Halil SARIKAYA
1984 - Hüseyin SINIK
1977 - Bayram DEMİR
Köyümüzün Yemek Kültürü
Arabaşı ve Arabaşı ÇorbasıÇorbalar: Un tarhanası, Un Çorbası, Göce tarhanası, Topalak (Yoğurtlu köfte), Tutmaç, Sakala Çarpan, Mantı, Arabaşı Bu çorba hâla köyümüzde tavşan etiyle yapılır. Çorba, soğuk geçen kış akşamlarında misafirle birlikte yenmekte, yalnızca un ve sudan yapılmış çiğ hamurun yutulmasıya tüketilmektedir.
Et Yemekleri: Kuzu kızartması, Kuzu haşlama, sebzeli et sote, Özel Arabaşı Çorbası (Köyde arabaşı çorbası kır tavşanı etinden olur. Bu çorbanın lezzetine doyum olmaz.)
Sebze Yemekleri: Yaprak sarma, İlebada (Ebelek) Dolması, Temizlik (Semiz Otu) Yemeği, Lahana sarma, Patates, taze fasulye, patlıcan vb. yemekleri. Köyde Yazın yetiştirilen bazı sebzeler kurutularak veya konserve yapılarak kış için saklanır. Köyde halkın büyük bir bölümü kendi salçasını kendisi yapar. Köyümüzde kurumuş ekmeklerden , patates, soğan, salça ve ekşi olarak (dağ eriği) kullanılarak yapılan papara yemeği yapılmaktadır.
Sizlere bir de temizlik yemeği tarifi vereyim.
Malzemeler:
1 kg semiz otu
1 soğan
4 çorba kaşığı sıvı yağ
1 çay bardağı pirinç (bulgur isteğe göre)
1 tatlı kaşığı salça (tepeleme)
2 kesme şeker
Tuz, su
Yapılışı:
-Semiz otlarını temizleyin ve iyice yıkayın.(Yıkama suyunuza birkaç damla sirke koyarsanız, sirke çamurları ağırlaştırdığından, dibe çökmelerine neden oluyor ve daha kolay temizleyebiliyorsunuz.)
-Semiz otlarını, en son yıkadığınız sirkesiz suyun içinde bırakın.
-Soğanı, sıvı yağ ile birlikte tencerenize alın ve kavurun.
-Salçayı ekleyin. 2 dakika daha kavurun.
-Ayıklayıp, yıkadığınız pirinçleri ekleyin.
-Şekerleri koyun.
-Su içindeki semiz otlarını, elinizle sızdırarak (sıkmadan), tencerenize alın. Karıştırın.
-Tuzunu koyun. (Tuzunu koyarken hacmine aldanmayın. Piştiklerinde çok küçüleceklerdir.)
-Yarım su bardağı su ekleyin. Tencerenizdeki su, sık sık kontrol edilmeli, eğer bitmişse, yarım su bardağı kadar sıcak su eklenmelidir. Yoksa pirinçler tencerenin altına yapışacaktır.
-Pirinçleriniz pişene ve semiz otlarınız iyice yumuşayıp, renkleri değişene kadar yaklaşık 30 dakika pişirin.
-Yoğurtla birlikte servis edin.
Börek-Çörek Ekmek: Mercimekle bükme (Haşhaşlı), Ocak bükmesi (Saç böreği) (Haşhaşlı), Taş bükmesi (Haşhaşlı), Bazlama, Yufka, Katmer, Gömbe, Sarığı burma, Gözleme ısırganlısı yumurtalısı peynirlisi ıspanaklısı ve karışık sebzelisi pek meşhurdur. Ağzı açık Afyonkarahisar'ın meşhur böreğidir. Mısır unundan yapılan cızdırma diye adlandırılan çörek. Hamırsız, Lokul, Bazlama, Şepit (Yufka) ...
Tatlılar: Tel ha(e)lva (Pişmaniye) pişmaniye kış günleri akşamında 3,4 kişiyle şeker, limon tuzu ve unuun kavrulmasıyla hemen hemen köyde herkes tarafından yapılır. Satın alınan pişmaniyelerden çok daha lezzetlidir. Pişmaniye yapımı pek zahmetli ve bir ayar işidir. Köyde pişmaniye için "yapan bir pişman yapmayan bin pişman" deyimi sıklıkla kullanılır. Muhallebi (Pirinç tatlısı), Kabak tatlısı, Erik ve vişne hoşafları, Aşure
Pilav: Bulgur pilavı, Mercimekli pilav (Bulgur), Haşhaşlı pilav (bulgurlu), sebzeli bulgur pilavı (eskiden yufka üzerine pilav dökülerek sokumlarla yenirdi.)
Sarı ÇiğdemAk çiğdem (Katırtırnağı)Yenen kır otları: Acıgüneyk, Yemlik, Ekşimen, Sarı çiğdem kökü, Deve tabanı, ak çiğdem (köyde genellikle katıtırnağı da denir) kökü, çoban çökürdeği, ebelek, dede sakalı, ısırgan, toklubaşı, çıtlık, iğnelik, kazayağı, acı ot, yabani marul, soğanak (yabani bir tür soğan), kokarot, haşhaş bitkisi yeni taze iken vs.
Yenen Yabani meyveler: Gılik, mamak, dağ eriği, dağ armudu, alıç, yemişen, karamık, pelit (meşe ağacı meyvesi), böğürtlen
ipburnu (kuşburnu): İdrar yolu enfeksiyonlarını önleyici etkiye sahip olan kuşburnu, aynı zamanda baş ağrısına da iyi gelir. Eğer kendi kuşburnu içeceğinizi yapmak istiyorsanız, bir bardak kuşburnu içeceği için; bir bardak suya beş tane kuşburnu atın, en az on dakika kaynatıp afiyetle için.
Kuşburnu(İpburnu)Kuşburnu(İpburnu) Hoşafı: Kuşburnu sonbaharda toplanıp kurutulur. Toplanan kuşburnular (köyde kuşburnuya ipburnu derler) büyükçe bir kapta haşlanır. Haşlanan meyveler çeşitli süzgeçler yardınıyla sıkıla sıkıla çekirdeklerinden ayrılır. Çekirdeklerinden ayrılan meyve suyu başka tencereye konulur. tekrar kaynatılır kaynarkan kıvamlandırmak için un katılır ineceğine yakın şeker katılarak hoşaf hazırlanmış olur.
Bitki sakızları: Çıtlık sakızı,Kenger sakızı
Kuruyemişler: Kavurgaç (Buğday kavurması), Gölle (Buğday haşlaması), Kır iğdesi, Kavut (Şekerli kavurgaç unu), Nohut kavurması Yemeklerde geleneksellik hakim olmakla beraber, daha çok tahıl ürünleri tüketilmekte ve geleneksel yemekler vatandaşların alım güçlerinin düşmesi sebebiyle maalesef unutulmaktadır.
Et Yemekleri: Kuzu kızartması, Kuzu haşlama, sebzeli et sote, Özel Arabaşı Çorbası (Köyde arabaşı çorbası kır tavşanı etinden olur. Bu çorbanın lezzetine doyum olmaz.)
Sebze Yemekleri: Yaprak sarma, İlebada (Ebelek) Dolması, Temizlik (Semiz Otu) Yemeği, Lahana sarma, Patates, taze fasulye, patlıcan vb. yemekleri. Köyde Yazın yetiştirilen bazı sebzeler kurutularak veya konserve yapılarak kış için saklanır. Köyde halkın büyük bir bölümü kendi salçasını kendisi yapar. Köyümüzde kurumuş ekmeklerden , patates, soğan, salça ve ekşi olarak (dağ eriği) kullanılarak yapılan papara yemeği yapılmaktadır.
Sizlere bir de temizlik yemeği tarifi vereyim.
Malzemeler:
1 kg semiz otu
1 soğan
4 çorba kaşığı sıvı yağ
1 çay bardağı pirinç (bulgur isteğe göre)
1 tatlı kaşığı salça (tepeleme)
2 kesme şeker
Tuz, su
Yapılışı:
-Semiz otlarını temizleyin ve iyice yıkayın.(Yıkama suyunuza birkaç damla sirke koyarsanız, sirke çamurları ağırlaştırdığından, dibe çökmelerine neden oluyor ve daha kolay temizleyebiliyorsunuz.)
-Semiz otlarını, en son yıkadığınız sirkesiz suyun içinde bırakın.
-Soğanı, sıvı yağ ile birlikte tencerenize alın ve kavurun.
-Salçayı ekleyin. 2 dakika daha kavurun.
-Ayıklayıp, yıkadığınız pirinçleri ekleyin.
-Şekerleri koyun.
-Su içindeki semiz otlarını, elinizle sızdırarak (sıkmadan), tencerenize alın. Karıştırın.
-Tuzunu koyun. (Tuzunu koyarken hacmine aldanmayın. Piştiklerinde çok küçüleceklerdir.)
-Yarım su bardağı su ekleyin. Tencerenizdeki su, sık sık kontrol edilmeli, eğer bitmişse, yarım su bardağı kadar sıcak su eklenmelidir. Yoksa pirinçler tencerenin altına yapışacaktır.
-Pirinçleriniz pişene ve semiz otlarınız iyice yumuşayıp, renkleri değişene kadar yaklaşık 30 dakika pişirin.
-Yoğurtla birlikte servis edin.
Börek-Çörek Ekmek: Mercimekle bükme (Haşhaşlı), Ocak bükmesi (Saç böreği) (Haşhaşlı), Taş bükmesi (Haşhaşlı), Bazlama, Yufka, Katmer, Gömbe, Sarığı burma, Gözleme ısırganlısı yumurtalısı peynirlisi ıspanaklısı ve karışık sebzelisi pek meşhurdur. Ağzı açık Afyonkarahisar'ın meşhur böreğidir. Mısır unundan yapılan cızdırma diye adlandırılan çörek. Hamırsız, Lokul, Bazlama, Şepit (Yufka) ...
Tatlılar: Tel ha(e)lva (Pişmaniye) pişmaniye kış günleri akşamında 3,4 kişiyle şeker, limon tuzu ve unuun kavrulmasıyla hemen hemen köyde herkes tarafından yapılır. Satın alınan pişmaniyelerden çok daha lezzetlidir. Pişmaniye yapımı pek zahmetli ve bir ayar işidir. Köyde pişmaniye için "yapan bir pişman yapmayan bin pişman" deyimi sıklıkla kullanılır. Muhallebi (Pirinç tatlısı), Kabak tatlısı, Erik ve vişne hoşafları, Aşure
Pilav: Bulgur pilavı, Mercimekli pilav (Bulgur), Haşhaşlı pilav (bulgurlu), sebzeli bulgur pilavı (eskiden yufka üzerine pilav dökülerek sokumlarla yenirdi.)
Sarı ÇiğdemAk çiğdem (Katırtırnağı)Yenen kır otları: Acıgüneyk, Yemlik, Ekşimen, Sarı çiğdem kökü, Deve tabanı, ak çiğdem (köyde genellikle katıtırnağı da denir) kökü, çoban çökürdeği, ebelek, dede sakalı, ısırgan, toklubaşı, çıtlık, iğnelik, kazayağı, acı ot, yabani marul, soğanak (yabani bir tür soğan), kokarot, haşhaş bitkisi yeni taze iken vs.
Yenen Yabani meyveler: Gılik, mamak, dağ eriği, dağ armudu, alıç, yemişen, karamık, pelit (meşe ağacı meyvesi), böğürtlen
ipburnu (kuşburnu): İdrar yolu enfeksiyonlarını önleyici etkiye sahip olan kuşburnu, aynı zamanda baş ağrısına da iyi gelir. Eğer kendi kuşburnu içeceğinizi yapmak istiyorsanız, bir bardak kuşburnu içeceği için; bir bardak suya beş tane kuşburnu atın, en az on dakika kaynatıp afiyetle için.
Kuşburnu(İpburnu)Kuşburnu(İpburnu) Hoşafı: Kuşburnu sonbaharda toplanıp kurutulur. Toplanan kuşburnular (köyde kuşburnuya ipburnu derler) büyükçe bir kapta haşlanır. Haşlanan meyveler çeşitli süzgeçler yardınıyla sıkıla sıkıla çekirdeklerinden ayrılır. Çekirdeklerinden ayrılan meyve suyu başka tencereye konulur. tekrar kaynatılır kaynarkan kıvamlandırmak için un katılır ineceğine yakın şeker katılarak hoşaf hazırlanmış olur.
Bitki sakızları: Çıtlık sakızı,Kenger sakızı
Kuruyemişler: Kavurgaç (Buğday kavurması), Gölle (Buğday haşlaması), Kır iğdesi, Kavut (Şekerli kavurgaç unu), Nohut kavurması Yemeklerde geleneksellik hakim olmakla beraber, daha çok tahıl ürünleri tüketilmekte ve geleneksel yemekler vatandaşların alım güçlerinin düşmesi sebebiyle maalesef unutulmaktadır.
Köyümüzün Adetleri
Doğum, ölüm, düğün ve Ramazan ayı içerisinde yemek yoğun olarak konu- komşuya davet edilerek verilmektedir. Özellikle düğünlerin üç gün devam etmesi dolayısıyla, her gelen misafire yemek saati belirlemeksizin sürekli yemek çıkarılır. Uzun kış gecelerinde komşu ziyaretleri habersiz olarak sürekli yapılmaktadır. Bu ziyaretlerin yemek zamanı dışında olması ve gece geç saatlere uzaması durumunda mutlaka yemek ikramı yapılmaktadır. Yemek içmek oldukça sadedir. Belirgin zenginliği maalesef yoktur. Sabahları tarhana veya un çorbası, çoğu zaman da bulgur pişirilerek yanında bir kaba konulmuş ayran kaşıklanarak sulandırıcı olarak kullanılırdı. Ayrıca çorba ve diğer yemekler yufkanın bükülerek “sokum” yapılması usulüyle yenir. Tarla sürmeye yada koyun gütmeye gidenler yanlarında “azık” götürürler. Bu da deri katığının yufka ekmek arasına konulması, çıtlık, innelik yada yemlik otunun aynı şekilde dürüm haline getirilmesi yada yumurta kaynatılması ile yoğurttan (katık) oluşurdu Akşamları ise ana yemek yine bulgur pilavı, yanında ayran bazen salata, üzerine dökerek yenmesi için kuru fasulye yada sulu patates yemekleri eklenirdi. Dolayısıyla yemek kültürü yeterince gelişememiştir. Ancak konu komşunun çağrıldığı yemekler ile kurban bayramı sonunda kurban etlerinden yapılan yemekler, düğün ve ölüm yemekleri zengin çeşitten oluşur.
Evli ÇiftEVLİLİK:
Aşağıçaybelen (Maçaklı) köyünde düğünler, birlikte yaşamın ve sosyal dayanışmanın, birlik ve beraberliğin en güzel gösterim şeklidir. Genelde okucuların getirdiği “oku” lar alınır ve düğünlere katılınır. Son dönemlerde düğünlere katılım “Ödünç yapma” denilen usulle olmaktaysa da, büyük çoğunluk düğünlere tüm köy halkı katılmaktadır. Düğün Salı başlarsa perşembe günü, Cuma başlarsa pazar günü biter. Eğer okuntucu düğün sahibinin yakınıysa kurbanlık koyun ya da keçi getirmesi adetti. Okuntucular eskiden davul zurnayla karşılanır davetli davulcu ve zurnacıya bahşiş verirdi. Günümüzde bu adet yok olmaya yüz tutmuştur. Davetlilere (okuntuculara) düğün günlerinde öğle akşam yemekleri ikram edilir. Davetliler köy dışından gelmişse eğer yatıya kalacaksa düğün sahibinin yakınları veya komşuları tarafından misafir edilerek ağırlanırlar.
Yörük Geleneğinde GelinlikGörücü usul :
Evlilikler genellikle görücü usulle olmaktadır. Eskiden küçük yaşta evlilikler görülüyorken bugün evlilik yaşı yasal sınırlara gelmiştir. Birbirlerini tanımayan kız ve erkekler ailelerinin uygun görmeleriyle evliliklerini gerçekleştirirler.
Anlaşarak evlenme :
Kız ve erkeğin birbirlerine “HAVAS OLMALARI” yoluyla, birbirlerini sevmeleri şekliyle evliliktir.
Kaçırma yoluyla evlilik:
Birbirini seven gençlerden genellikle kız tarafı evliliğe izin vermez ise, kızın rızasıyla oğlan tarafından yardımcı olan kimselerle (CEBELE) kızın kaçırılmasıdır. Genellikle kaçırılan kız bir akraba yanına götürülür ve kız ve erkek tarafının anlaşması beklenir. Genellikle kız tarafı uzunca bir süre küs kalabilir.
KIZ İSTEME:
Yakın akrabalar ve kız tarafının kıramayacağı aile büyükleri ile daha önceden görülen ve beğenilen kız, oğlan tarafından istenir. Kız isteme genellikle önceden haber verilerek yapılır. Olumlu olacağı biliniyor ise kız istemeler genellikle Perşembe akşamları yapılmaktadır. Olumlu cevabın verilmesine müteakip (söz kesme) sıra “BAŞLIK-AĞIRLIK” olayının konuşulmasına gelmiştir. BAŞLIK genellikle parasal olarak konuşulmakta ve makul ölçülerde olmaktadır. Başlık olayı geçmişten günümüze kadar uzanan ve genellikle modern yaşamın dışında olduğu düşünülerek bugün yoğun eleştiri alan sosyal bir vakıadır. Tarihi dönemeçlere gidildiğinde Başlık, Ağırlık ya da Emirdağ’da kullanılan deyimle Kalın olayının eski Türklerden günümüze gelen bir adet olduğu görülür. Göktürk Kitabelerinde bundan “Kalin” (Göktürk Yazıtları 1. 156) diye söz edilirken, Kaşgarlı Mahmud Divan-ı Lugatit Türk adlı eserinde “Kaling” adını vermektedir. Orta-Asya’da eski bir Türk düğünü anlatılırken, yürüklerin “Beserek”adını verdikleri çok iri ve kıymetli develerin “Kalın”, olarak verilmiş olduğu belirtilmektedir. Bugün Aşağıçaybelen’de başlık olayı kısmen devam etmektedir. Eskisi kadar bu adete uyum kalmamıştır. Başlık parası alımı sondönemde hayli yükselmiştir. Ancak bu kurum bugün önemini yitirmiş ve Başlık olarak kız tarafınca alınan paralar, yine kıza çeyiz, altın olarak geri dönmektedir.
Kız tarafının aile büyükleri olan yaşlı kadınlar ve kayınna tarafında kızın başı bir poşu ya da kreple bağlanır ve küçük takılar takılır.
Çocuk Oyunları:
Köşe Kapmaca: 3 veya 4 kişiyle oynanır. Bir ebe 2 ya da 3 oyuncu olur. Her bir oyuncu duvarların köşelerini kapar, oyuncular ebeye köşesini kaptırmadan yerlerini değişmeye çalışırlar. Oyun böylece devam eder.
Birdir bir (hoplamaç): Her yörede genellikle bilineen bir oyundur. Ebe eğilir diğer oyuncular ebenin üstünden hoplarlar.
Fırın kızdı:
Güvercin taklası: 8 kişiyle oynanır. 4 er kişilik 2 takım kurularak oynanır.
Çelik: 20-30 cm lik küçük bir ağaç parçası (çelik) ve 100 - 130 santimetre uzunluğunda bir deynek (çomak, sopa) le oynanır. 2 veya eşit sayıda oyuncularla iki takım halinde oynanır.
Met : Çeliğin değişik bir oynama biçimi
Ekmek: Bir ebe ve istenilen sayıda oyuncu ile oynanır. Sopalarla Kırda oynanır.
Eveleme göveleme: Sopa ile oynanan bir oyundur. Ebe sopasını yukarı doğru atar oyuncular ebenin sopasını havada vurarak hak kazanırlar Sopayı vuramayan yada hakkı kalmayan ebe olur.
Gıngırıgıç: Bir ucu sabit diğer ucu serbet uzunca kavak söğüt ile oynanır. Çocuklar en ucuna binerek aşağı yukarı hareket ederler: Tahterevalliye benzer bir oyun.
Çomu: Büyükçe bir taşın üzerine yuvarlak bir taş hedef olarak konur. Bu yuvarlak taşı bir ebe bekler. Oyuncular ellerindeki taşlarla yuvarlak taşı (çomuyu) olduğu yerden düşürmeye çelışır. Her oyuncu çomu yıkıldığında taşını ebeye yakalanmadadan atış çizgisine ulaşmaya çalışır. Ulaşamayan ebe olur.
Tütün: Büyük gruplar halinde oynanan saklambaca benzer bir oyundur. Yaz akşamlarının en gözde oyunlarındandır. 2 grup halinde oynanır. Ebe olan grubun üyeleri diğer oyuncuların her birini yakalamasıyla ebe olan grup değişir.
Saklanbaç: Bilinen bir oyundur.
Beştaş: Küçük 5 tane taş ile oynanır. Kuralları oyuna başlamadan konuşulmalıdır. Çünkü çok değişik kuralları vardır.
Birçift bir cura : Beş taşa benzer bir oyundur. Mal kazanmaya dayalı bir oyundur.
Üçtaş: Her oyuncunun üçer tane taşı farklı renklerde olmalı, oyuncular sıra ile kendisine ait taşları çizilen şekle yerleştirir. 3 adet taşı aynı hizaya getirmeye çalışılan zeka oyunudur. Yatay yada düşey olarak 3 taşıda aynı hizaya getiren oyuncu kazanır.
Dokuztaş: 3 taşın gelişmiş biçimidir.
Evli ÇiftEVLİLİK:
Aşağıçaybelen (Maçaklı) köyünde düğünler, birlikte yaşamın ve sosyal dayanışmanın, birlik ve beraberliğin en güzel gösterim şeklidir. Genelde okucuların getirdiği “oku” lar alınır ve düğünlere katılınır. Son dönemlerde düğünlere katılım “Ödünç yapma” denilen usulle olmaktaysa da, büyük çoğunluk düğünlere tüm köy halkı katılmaktadır. Düğün Salı başlarsa perşembe günü, Cuma başlarsa pazar günü biter. Eğer okuntucu düğün sahibinin yakınıysa kurbanlık koyun ya da keçi getirmesi adetti. Okuntucular eskiden davul zurnayla karşılanır davetli davulcu ve zurnacıya bahşiş verirdi. Günümüzde bu adet yok olmaya yüz tutmuştur. Davetlilere (okuntuculara) düğün günlerinde öğle akşam yemekleri ikram edilir. Davetliler köy dışından gelmişse eğer yatıya kalacaksa düğün sahibinin yakınları veya komşuları tarafından misafir edilerek ağırlanırlar.
Yörük Geleneğinde GelinlikGörücü usul :
Evlilikler genellikle görücü usulle olmaktadır. Eskiden küçük yaşta evlilikler görülüyorken bugün evlilik yaşı yasal sınırlara gelmiştir. Birbirlerini tanımayan kız ve erkekler ailelerinin uygun görmeleriyle evliliklerini gerçekleştirirler.
Anlaşarak evlenme :
Kız ve erkeğin birbirlerine “HAVAS OLMALARI” yoluyla, birbirlerini sevmeleri şekliyle evliliktir.
Kaçırma yoluyla evlilik:
Birbirini seven gençlerden genellikle kız tarafı evliliğe izin vermez ise, kızın rızasıyla oğlan tarafından yardımcı olan kimselerle (CEBELE) kızın kaçırılmasıdır. Genellikle kaçırılan kız bir akraba yanına götürülür ve kız ve erkek tarafının anlaşması beklenir. Genellikle kız tarafı uzunca bir süre küs kalabilir.
KIZ İSTEME:
Yakın akrabalar ve kız tarafının kıramayacağı aile büyükleri ile daha önceden görülen ve beğenilen kız, oğlan tarafından istenir. Kız isteme genellikle önceden haber verilerek yapılır. Olumlu olacağı biliniyor ise kız istemeler genellikle Perşembe akşamları yapılmaktadır. Olumlu cevabın verilmesine müteakip (söz kesme) sıra “BAŞLIK-AĞIRLIK” olayının konuşulmasına gelmiştir. BAŞLIK genellikle parasal olarak konuşulmakta ve makul ölçülerde olmaktadır. Başlık olayı geçmişten günümüze kadar uzanan ve genellikle modern yaşamın dışında olduğu düşünülerek bugün yoğun eleştiri alan sosyal bir vakıadır. Tarihi dönemeçlere gidildiğinde Başlık, Ağırlık ya da Emirdağ’da kullanılan deyimle Kalın olayının eski Türklerden günümüze gelen bir adet olduğu görülür. Göktürk Kitabelerinde bundan “Kalin” (Göktürk Yazıtları 1. 156) diye söz edilirken, Kaşgarlı Mahmud Divan-ı Lugatit Türk adlı eserinde “Kaling” adını vermektedir. Orta-Asya’da eski bir Türk düğünü anlatılırken, yürüklerin “Beserek”adını verdikleri çok iri ve kıymetli develerin “Kalın”, olarak verilmiş olduğu belirtilmektedir. Bugün Aşağıçaybelen’de başlık olayı kısmen devam etmektedir. Eskisi kadar bu adete uyum kalmamıştır. Başlık parası alımı sondönemde hayli yükselmiştir. Ancak bu kurum bugün önemini yitirmiş ve Başlık olarak kız tarafınca alınan paralar, yine kıza çeyiz, altın olarak geri dönmektedir.
Kız tarafının aile büyükleri olan yaşlı kadınlar ve kayınna tarafında kızın başı bir poşu ya da kreple bağlanır ve küçük takılar takılır.
Çocuk Oyunları:
Köşe Kapmaca: 3 veya 4 kişiyle oynanır. Bir ebe 2 ya da 3 oyuncu olur. Her bir oyuncu duvarların köşelerini kapar, oyuncular ebeye köşesini kaptırmadan yerlerini değişmeye çalışırlar. Oyun böylece devam eder.
Birdir bir (hoplamaç): Her yörede genellikle bilineen bir oyundur. Ebe eğilir diğer oyuncular ebenin üstünden hoplarlar.
Fırın kızdı:
Güvercin taklası: 8 kişiyle oynanır. 4 er kişilik 2 takım kurularak oynanır.
Çelik: 20-30 cm lik küçük bir ağaç parçası (çelik) ve 100 - 130 santimetre uzunluğunda bir deynek (çomak, sopa) le oynanır. 2 veya eşit sayıda oyuncularla iki takım halinde oynanır.
Met : Çeliğin değişik bir oynama biçimi
Ekmek: Bir ebe ve istenilen sayıda oyuncu ile oynanır. Sopalarla Kırda oynanır.
Eveleme göveleme: Sopa ile oynanan bir oyundur. Ebe sopasını yukarı doğru atar oyuncular ebenin sopasını havada vurarak hak kazanırlar Sopayı vuramayan yada hakkı kalmayan ebe olur.
Gıngırıgıç: Bir ucu sabit diğer ucu serbet uzunca kavak söğüt ile oynanır. Çocuklar en ucuna binerek aşağı yukarı hareket ederler: Tahterevalliye benzer bir oyun.
Çomu: Büyükçe bir taşın üzerine yuvarlak bir taş hedef olarak konur. Bu yuvarlak taşı bir ebe bekler. Oyuncular ellerindeki taşlarla yuvarlak taşı (çomuyu) olduğu yerden düşürmeye çelışır. Her oyuncu çomu yıkıldığında taşını ebeye yakalanmadadan atış çizgisine ulaşmaya çalışır. Ulaşamayan ebe olur.
Tütün: Büyük gruplar halinde oynanan saklambaca benzer bir oyundur. Yaz akşamlarının en gözde oyunlarındandır. 2 grup halinde oynanır. Ebe olan grubun üyeleri diğer oyuncuların her birini yakalamasıyla ebe olan grup değişir.
Saklanbaç: Bilinen bir oyundur.
Beştaş: Küçük 5 tane taş ile oynanır. Kuralları oyuna başlamadan konuşulmalıdır. Çünkü çok değişik kuralları vardır.
Birçift bir cura : Beş taşa benzer bir oyundur. Mal kazanmaya dayalı bir oyundur.
Üçtaş: Her oyuncunun üçer tane taşı farklı renklerde olmalı, oyuncular sıra ile kendisine ait taşları çizilen şekle yerleştirir. 3 adet taşı aynı hizaya getirmeye çalışılan zeka oyunudur. Yatay yada düşey olarak 3 taşıda aynı hizaya getiren oyuncu kazanır.
Dokuztaş: 3 taşın gelişmiş biçimidir.
Köyümüzde Giyim Kuşam
Saya
KADINLAR : Eskiden ve hala yaşlı kadınların giydikleri “SAYA” modern giyim tarzına rağmen devam etmektedir. Belirgin özelliği 15 parçadan oluşması ve giyiminin oldukça zor olmasıdır. Sadece bedene giyilen değil, başa, kola, boyuna takılan, ayağa giyilen aksesuarına kadar değişik tarzdadır. Saya donu: Beli uçkurlu, ayak bileklerinde daralan bol şalvar biçimindedir. Çiçekli ve pamuklu kumaşlar kullanılmaktadır.
İçsaya
Köynek: Bedende iç içe giyilen giysidir. Yakasız yapılan köyneğin ön ortasından başın rahat geçmesi için uzunca bir yırtmaç yapılmaktadır. Kol altlarına üçgen parçalar konulmakta, kolun rahat hareket etmesini sağlamaktadır.
Delme: Köyneğin üzerine giyilmektedir. Önü patlı, mintan yakalı, kolsuz, kolu kare kesimli gömlek biçimindedir. Kapamada çıt-pıt kullanılır.
EntereEntere: Delmenin üstüne giyilen, önden açık, yakasız kare kollu ve kol uçları yırtmaçlı etekleri uzun bir giysidir. Çift kat dikilmektedir. Sayanın bütününde desenli kadife kumaş kullanılır.
Kuşak: Saya giyildikten sonra, sayanın ön etekleri arkaya dolanmadan önce bele bağlanır. Yün veya renkli ipekten olan kare şeklindeki kumaşlar üçgen katlandıktan sonra bele sıkıca dolanır. Kuşaklar genelde dört renkten oluşur ve darabulus kuşak diye de bilinir.
Önlük: Sayanın önüne bağlanır. Desenli pamuklu kumaştan çubuklu ya da çiçekli desenlerden oluşur ve çift kat olarak yapılmaktadır. Buna “Peşkir” denilmektedir.
Kolçak: Kol ağızları köyneğin koluyla değil, iki tarafına lastik geçirilerek dikilmiş kolçaklarla tutturulmaktadır. Değişik desenler kullanılmakla beraber, çiçekli desenler ağırlıklı olarak kullanılır.
BAŞA BAĞLANANLAR Keten türü kumaşlarla, üçgen şeklinde çift kat dikilmiş beyaz tülbent kullanılmaktadır. Ketenin üçgen kısmı arka ortaya gelecek şekilde başa yerleştirildikten sonra, uçları çene altından geçirilip, çapraz şekilde baş çevresinde dolanarak, önde alın üzerinde bağlanmaktadır. Ayrıca başa fes giyilerek de yukarıdaki işlemler yapılmaktadır. Fesin üzerine tepelik giyilmekte, tepeliğin ayakları fesin üzerinden sarkmaktadır. Fesin kenarına bir beze dikilmiş altın ya da genellikle gümüşler dikilmektedir.
AYAĞA GİYİLENLER Yün çorap genellikle tercih edilmektedir. Kültürel yapının vazgeçilmez unsuru olan kıyafetleri, sosyal yaşamdaki diğer unsurlar tamamlar. Ninnileri, ağıtları, türküleri ve manileriyle Anadolunun bu küçük köyünde geleneksel yapının oluşumlarını görmek mümkündür. Etkileşim büyük oranda Emirdağ’ın temel karakteristiğidir.
KADINLAR : Eskiden ve hala yaşlı kadınların giydikleri “SAYA” modern giyim tarzına rağmen devam etmektedir. Belirgin özelliği 15 parçadan oluşması ve giyiminin oldukça zor olmasıdır. Sadece bedene giyilen değil, başa, kola, boyuna takılan, ayağa giyilen aksesuarına kadar değişik tarzdadır. Saya donu: Beli uçkurlu, ayak bileklerinde daralan bol şalvar biçimindedir. Çiçekli ve pamuklu kumaşlar kullanılmaktadır.
İçsaya
Köynek: Bedende iç içe giyilen giysidir. Yakasız yapılan köyneğin ön ortasından başın rahat geçmesi için uzunca bir yırtmaç yapılmaktadır. Kol altlarına üçgen parçalar konulmakta, kolun rahat hareket etmesini sağlamaktadır.
Delme: Köyneğin üzerine giyilmektedir. Önü patlı, mintan yakalı, kolsuz, kolu kare kesimli gömlek biçimindedir. Kapamada çıt-pıt kullanılır.
EntereEntere: Delmenin üstüne giyilen, önden açık, yakasız kare kollu ve kol uçları yırtmaçlı etekleri uzun bir giysidir. Çift kat dikilmektedir. Sayanın bütününde desenli kadife kumaş kullanılır.
Kuşak: Saya giyildikten sonra, sayanın ön etekleri arkaya dolanmadan önce bele bağlanır. Yün veya renkli ipekten olan kare şeklindeki kumaşlar üçgen katlandıktan sonra bele sıkıca dolanır. Kuşaklar genelde dört renkten oluşur ve darabulus kuşak diye de bilinir.
Önlük: Sayanın önüne bağlanır. Desenli pamuklu kumaştan çubuklu ya da çiçekli desenlerden oluşur ve çift kat olarak yapılmaktadır. Buna “Peşkir” denilmektedir.
Kolçak: Kol ağızları köyneğin koluyla değil, iki tarafına lastik geçirilerek dikilmiş kolçaklarla tutturulmaktadır. Değişik desenler kullanılmakla beraber, çiçekli desenler ağırlıklı olarak kullanılır.
BAŞA BAĞLANANLAR Keten türü kumaşlarla, üçgen şeklinde çift kat dikilmiş beyaz tülbent kullanılmaktadır. Ketenin üçgen kısmı arka ortaya gelecek şekilde başa yerleştirildikten sonra, uçları çene altından geçirilip, çapraz şekilde baş çevresinde dolanarak, önde alın üzerinde bağlanmaktadır. Ayrıca başa fes giyilerek de yukarıdaki işlemler yapılmaktadır. Fesin üzerine tepelik giyilmekte, tepeliğin ayakları fesin üzerinden sarkmaktadır. Fesin kenarına bir beze dikilmiş altın ya da genellikle gümüşler dikilmektedir.
AYAĞA GİYİLENLER Yün çorap genellikle tercih edilmektedir. Kültürel yapının vazgeçilmez unsuru olan kıyafetleri, sosyal yaşamdaki diğer unsurlar tamamlar. Ninnileri, ağıtları, türküleri ve manileriyle Anadolunun bu küçük köyünde geleneksel yapının oluşumlarını görmek mümkündür. Etkileşim büyük oranda Emirdağ’ın temel karakteristiğidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)