Doğum, ölüm, düğün ve Ramazan ayı içerisinde yemek yoğun olarak konu- komşuya davet edilerek verilmektedir. Özellikle düğünlerin üç gün devam etmesi dolayısıyla, her gelen misafire yemek saati belirlemeksizin sürekli yemek çıkarılır. Uzun kış gecelerinde komşu ziyaretleri habersiz olarak sürekli yapılmaktadır. Bu ziyaretlerin yemek zamanı dışında olması ve gece geç saatlere uzaması durumunda mutlaka yemek ikramı yapılmaktadır. Yemek içmek oldukça sadedir. Belirgin zenginliği maalesef yoktur. Sabahları tarhana veya un çorbası, çoğu zaman da bulgur pişirilerek yanında bir kaba konulmuş ayran kaşıklanarak sulandırıcı olarak kullanılırdı. Ayrıca çorba ve diğer yemekler yufkanın bükülerek “sokum” yapılması usulüyle yenir. Tarla sürmeye yada koyun gütmeye gidenler yanlarında “azık” götürürler. Bu da deri katığının yufka ekmek arasına konulması, çıtlık, innelik yada yemlik otunun aynı şekilde dürüm haline getirilmesi yada yumurta kaynatılması ile yoğurttan (katık) oluşurdu Akşamları ise ana yemek yine bulgur pilavı, yanında ayran bazen salata, üzerine dökerek yenmesi için kuru fasulye yada sulu patates yemekleri eklenirdi. Dolayısıyla yemek kültürü yeterince gelişememiştir. Ancak konu komşunun çağrıldığı yemekler ile kurban bayramı sonunda kurban etlerinden yapılan yemekler, düğün ve ölüm yemekleri zengin çeşitten oluşur.
Evli ÇiftEVLİLİK:
Aşağıçaybelen (Maçaklı) köyünde düğünler, birlikte yaşamın ve sosyal dayanışmanın, birlik ve beraberliğin en güzel gösterim şeklidir. Genelde okucuların getirdiği “oku” lar alınır ve düğünlere katılınır. Son dönemlerde düğünlere katılım “Ödünç yapma” denilen usulle olmaktaysa da, büyük çoğunluk düğünlere tüm köy halkı katılmaktadır. Düğün Salı başlarsa perşembe günü, Cuma başlarsa pazar günü biter. Eğer okuntucu düğün sahibinin yakınıysa kurbanlık koyun ya da keçi getirmesi adetti. Okuntucular eskiden davul zurnayla karşılanır davetli davulcu ve zurnacıya bahşiş verirdi. Günümüzde bu adet yok olmaya yüz tutmuştur. Davetlilere (okuntuculara) düğün günlerinde öğle akşam yemekleri ikram edilir. Davetliler köy dışından gelmişse eğer yatıya kalacaksa düğün sahibinin yakınları veya komşuları tarafından misafir edilerek ağırlanırlar.
Yörük Geleneğinde GelinlikGörücü usul :
Evlilikler genellikle görücü usulle olmaktadır. Eskiden küçük yaşta evlilikler görülüyorken bugün evlilik yaşı yasal sınırlara gelmiştir. Birbirlerini tanımayan kız ve erkekler ailelerinin uygun görmeleriyle evliliklerini gerçekleştirirler.
Anlaşarak evlenme :
Kız ve erkeğin birbirlerine “HAVAS OLMALARI” yoluyla, birbirlerini sevmeleri şekliyle evliliktir.
Kaçırma yoluyla evlilik:
Birbirini seven gençlerden genellikle kız tarafı evliliğe izin vermez ise, kızın rızasıyla oğlan tarafından yardımcı olan kimselerle (CEBELE) kızın kaçırılmasıdır. Genellikle kaçırılan kız bir akraba yanına götürülür ve kız ve erkek tarafının anlaşması beklenir. Genellikle kız tarafı uzunca bir süre küs kalabilir.
KIZ İSTEME:
Yakın akrabalar ve kız tarafının kıramayacağı aile büyükleri ile daha önceden görülen ve beğenilen kız, oğlan tarafından istenir. Kız isteme genellikle önceden haber verilerek yapılır. Olumlu olacağı biliniyor ise kız istemeler genellikle Perşembe akşamları yapılmaktadır. Olumlu cevabın verilmesine müteakip (söz kesme) sıra “BAŞLIK-AĞIRLIK” olayının konuşulmasına gelmiştir. BAŞLIK genellikle parasal olarak konuşulmakta ve makul ölçülerde olmaktadır. Başlık olayı geçmişten günümüze kadar uzanan ve genellikle modern yaşamın dışında olduğu düşünülerek bugün yoğun eleştiri alan sosyal bir vakıadır. Tarihi dönemeçlere gidildiğinde Başlık, Ağırlık ya da Emirdağ’da kullanılan deyimle Kalın olayının eski Türklerden günümüze gelen bir adet olduğu görülür. Göktürk Kitabelerinde bundan “Kalin” (Göktürk Yazıtları 1. 156) diye söz edilirken, Kaşgarlı Mahmud Divan-ı Lugatit Türk adlı eserinde “Kaling” adını vermektedir. Orta-Asya’da eski bir Türk düğünü anlatılırken, yürüklerin “Beserek”adını verdikleri çok iri ve kıymetli develerin “Kalın”, olarak verilmiş olduğu belirtilmektedir. Bugün Aşağıçaybelen’de başlık olayı kısmen devam etmektedir. Eskisi kadar bu adete uyum kalmamıştır. Başlık parası alımı sondönemde hayli yükselmiştir. Ancak bu kurum bugün önemini yitirmiş ve Başlık olarak kız tarafınca alınan paralar, yine kıza çeyiz, altın olarak geri dönmektedir.
Kız tarafının aile büyükleri olan yaşlı kadınlar ve kayınna tarafında kızın başı bir poşu ya da kreple bağlanır ve küçük takılar takılır.
Çocuk Oyunları:
Köşe Kapmaca: 3 veya 4 kişiyle oynanır. Bir ebe 2 ya da 3 oyuncu olur. Her bir oyuncu duvarların köşelerini kapar, oyuncular ebeye köşesini kaptırmadan yerlerini değişmeye çalışırlar. Oyun böylece devam eder.
Birdir bir (hoplamaç): Her yörede genellikle bilineen bir oyundur. Ebe eğilir diğer oyuncular ebenin üstünden hoplarlar.
Fırın kızdı:
Güvercin taklası: 8 kişiyle oynanır. 4 er kişilik 2 takım kurularak oynanır.
Çelik: 20-30 cm lik küçük bir ağaç parçası (çelik) ve 100 - 130 santimetre uzunluğunda bir deynek (çomak, sopa) le oynanır. 2 veya eşit sayıda oyuncularla iki takım halinde oynanır.
Met : Çeliğin değişik bir oynama biçimi
Ekmek: Bir ebe ve istenilen sayıda oyuncu ile oynanır. Sopalarla Kırda oynanır.
Eveleme göveleme: Sopa ile oynanan bir oyundur. Ebe sopasını yukarı doğru atar oyuncular ebenin sopasını havada vurarak hak kazanırlar Sopayı vuramayan yada hakkı kalmayan ebe olur.
Gıngırıgıç: Bir ucu sabit diğer ucu serbet uzunca kavak söğüt ile oynanır. Çocuklar en ucuna binerek aşağı yukarı hareket ederler: Tahterevalliye benzer bir oyun.
Çomu: Büyükçe bir taşın üzerine yuvarlak bir taş hedef olarak konur. Bu yuvarlak taşı bir ebe bekler. Oyuncular ellerindeki taşlarla yuvarlak taşı (çomuyu) olduğu yerden düşürmeye çelışır. Her oyuncu çomu yıkıldığında taşını ebeye yakalanmadadan atış çizgisine ulaşmaya çalışır. Ulaşamayan ebe olur.
Tütün: Büyük gruplar halinde oynanan saklambaca benzer bir oyundur. Yaz akşamlarının en gözde oyunlarındandır. 2 grup halinde oynanır. Ebe olan grubun üyeleri diğer oyuncuların her birini yakalamasıyla ebe olan grup değişir.
Saklanbaç: Bilinen bir oyundur.
Beştaş: Küçük 5 tane taş ile oynanır. Kuralları oyuna başlamadan konuşulmalıdır. Çünkü çok değişik kuralları vardır.
Birçift bir cura : Beş taşa benzer bir oyundur. Mal kazanmaya dayalı bir oyundur.
Üçtaş: Her oyuncunun üçer tane taşı farklı renklerde olmalı, oyuncular sıra ile kendisine ait taşları çizilen şekle yerleştirir. 3 adet taşı aynı hizaya getirmeye çalışılan zeka oyunudur. Yatay yada düşey olarak 3 taşıda aynı hizaya getiren oyuncu kazanır.
Dokuztaş: 3 taşın gelişmiş biçimidir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder